Suriyeli mülteci “krizi”, bir yandan Avrupa’nın sınırlarını güvenlileştirmesine sebep olurken, diğer yanda da tabandan gelen merhamet duygusuna karşı çelişkili tepkilere yol açmaktadır. Bu merhamet, ırksal veya dinsel farklılıktan bağımsız olarak, insanın eşit şekilde güvenlik haklarına layık olduğuna dair evrensel bir anlayış ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, 2015 ve 2016 Paris terör saldırılarını takiben İslamcı teröristler Avrupa’ya girmek için mülteci kanallarını sömürmüşlerdir. Teröristlerin mülteci kanallarını sömürmesinden kaynaklanan korkuların yanında Britanya’da gerçekleşen terör saldırıları ve akabinde Brexit politikasını çerçeveleyen popülist bir milliyetçilik mültecilere karşı bir tepki oluşmasına yol açmıştır. “Müslüman mülteci” ile “terör zanlısı” kavramlarının tehdit unsuru olarak bir araya gelmesi ve güvenlik kaygısını insan haklarının üzerinde tutan terörle mücadele, sığınma rejimlerinin kesiştiği yerde mevcut olan ırksallaştırılmış bir biyopolitikayı harekete geçirdiğini savunuyorum. Suriyeli mülteci “krizi” içindeki “Müslüman sorununu” çerçeveleyen ırksal terörün altında yatan sürekliliği anlamak için bir çerçeve olarak “Toplanmış Gotik” kavramını geliştirmekteyim.